Hayat ‘Keşke’lerle geçmez

Hayat boyu karşılaştığımız olaylar ve yaptığımız seçimler, zaman zaman pişmanlık duygusuyla yüzleşmemize neden olur. Bu duygu, geçmişteki kararlarımızı sorgulamamıza, belki de bazen kendimizi gereğinden fazla eleştirmemize yol açar. ‘’Ancak pişmanlıklardan ders çıkarmak ve gelecekte daha bilinçli tercihler yapabilmek için bu duyguları kabul etmek ve anlamak gerekir. Aslında her pişmanlık, bizi daha bilge ve olgun bir birey olma yolunda ilerletir’’ diyen Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz, yaşa göre yaşanan pişmanlıkları ve keşkelerden kurtulma yollarını şöyle anlattı:

BU DURUMLA NASIL BAŞA ÇIKABİLİRİZ?

Pişmanlık duyguları kronikleşirse sağlığımıza zarar vermeye başlar. Dolayısıyla ‘keşke’leri azaltma yollarını bilmeliyiz. İşte yapabilecekleriniz:

Farkındalık: Pişmanlık duygusuyla baş etmeye çalışırken bazı şeylerin kontrolünüzde olmadığını ve geçmişi değiştiremeyeceğinizi fark etmeniz önemli. Bazı bilimsel araştırmalar kabul etmenin ‘keşkelerin’ neden olduğu stres ve depresyonu hafiflettiğini ya da önlediğini göstermektedir.

“Keşke” yerine “iyi ki” diyebileceklerinizi listeleyin: Her “keşke” dediğinizde, bir “iyi ki” bulmaya çalışın. Özellikle küçük sorunları gözünüzde büyütmeyin. Güzel şeyler düşünüp, onları aklınızdan silin.

Pişmanlık terapisi: Geçmişe çok takılı kalırsak gelecekte davranışlarımızı değiştirecek motivasyonu bulmakta zorlanabiliriz. Pişmanlıkla baş etmenin yolu kabul etmekten geçer. Arkadaşlarınızla bir araya gelin ve birbirinizin en komik pişmanlık hikayelerini paylaşın. Bu, sadece kahkaha atmaya değil, aynı zamanda “Herkes hata yapar, ben de insanım” gerçeğini kabullenmeye yardımcı olur.

Pişmanlıkları yeniden çerçeveleme: Her pişmanlık aslında bir öğrenme deneyimidir. “Bu acı dolu pişmanlığı nasıl komik bir anekdota dönüştürebilirim?” diye düşünmek, gelecekte aynı hataları tekrarlamamak için yararlı dersler çıkarmanıza yardımcı olur. Pişmanlık, hayatın kaçınılmaz bir parçası olsa da, onlardan ders alarak gelecekte daha bilinçli seçimler yapabiliriz. Gençken daha fazla risk alın, orta yaşta aile ve dostlarla zaman geçirin ve ileri yaşlarda kendinize daha fazla öncelik verin. Böylece, “keşke”ler yerini “iyi ki”lere bırakır. Unutmayın, hayatın tadını çıkarmak için hiçbir zaman geç değildir.

HANGİ YAŞLARDAN ELERDEN PİŞMANLIK DUYARIZ?

Pişmanlıklar zamanla değişkenlik gösterir. Yani genellikle bu durum bazen benzerlik gösterse de her yaşta farklı duygulara neden olur. Ergenlikten yaşlılığa pişmanlığın yaşattığı hisleri şöyle özetleyebiliriz:

Ergenlik ve 20’li yaşların başları

Bu yaşlar, hayatımızın “acaba”larla dolu bir dönemidir. Bu yaşlarda, “keşke o sınavda A yerine B şıkkını işaretlemiş olsaydım” veya “Neden o partide kalkıp oynadım ki?” gibi üzüntülerle karşılaşırız. Bir yandan dünya keşfedilmeyi beklerken, diğer yandan her adımımızı sosyal medyada paylaşmanın verdiği cesaretle bazen tuhaf ve komik hatalar yaparız. Bu yıllar, aynı zamanda ‘ne istediğimizi ve ne istemediğimizi’ öğrenme sürecidir. Aşk ve ilişkiler konusunda da oldukça karmaşık bir dönemdir. Bu dönemde, “Ah keşke ona cesaretimi toplayıp hislerimi açıklasaydım” gibi pişmanlıklarla doludur. Genellikle yanlış kişiye aşık olabilirsiniz. Bu belki de gerçek aşkı bulma konusunda kulağa küpe olacak dersler verir. Bu yıllar aynı zamanda hayatın “neden olmasın?” dediğimiz dönemi olabilir, ancak bazen bu “neden olmasın” cümleleri “ah keşke olmasaydı”lara dönüşebilir.

20’li yaşların sonları ile 40’lı yaşların başları

Bu dönem, hayatın “şimdi veya asla” dönemi gibi bir şeydir, burada alınan kararlar genellikle “o an ne güzeldi” ya da “neden bunu yaptım?” şeklinde ikiye ayrılır. Bu yaşlarda, belki de dünya turu yapmak için kariyeri bir kenara atma gibi coşkulu ama pek de pratik olmayan kararlar alınır. Kariyer seçimleri genellikle “Keşke o iş teklifini kabul etseydim” veya “Neden kendi işimi kurma fikrini o kadar ciddiye almamışım?” diye sorgulatır. Bu dönemdeki finansal kararlar genellikle, pişmanlık duyulacak türdendir. Düşünmeden harcayıp, bir ay borç içinde zorlanarak geçirebilirsiniz. İlişkiler konusunda ise, “Keşke evlenmeseydim” gibi düşünceler bir türlü peşinizi bırakmaz.  Genel olarak, 20’li 30’lu yaşlar, hayatın “deneme tahtası” gibidir; bize bazen sadece akıntıya kapılmak gerektiğini, ama yüzme bilmenin de faydalı olduğunu öğretir. Bu dönem, yaşamın bize “Her şeyi dengede tutmaya çalış, ama bazen sadece rüzgarın nereye estiğini gör” dediği bir serüvendir.

40’lı yaşların sonları ile 60’lı yaşların başları

40’lı yaşların sonları ile 60’lı yaşların başları arasında, “orta yaş krizi” devreye girer ve bu dönemdeki pişmanlıklar genellikle, “Ah keşke gençken daha fazla macera yaşasaydım” veya “Keşke gençken bu kadar seçici olmasaydım”  gibi nostaljik düşüncelere dönüşür. 40’lı ve 60’lı yaşlar, aşkın sadece gençlerin tekelinde olmadığını ama kesinlikle gençler kadar eğlenceli olabileceğini hatırlatan bir dönemdir. Bu dönemdeki en büyük derslerden biri, hayatın tadını çıkarmak olduğunu anlamaktır. Yani, belki de 40’lı ve 60’lı yaşlar, hayatın “en azından denedim” mottosuyla en iyi yaşandığı zamanlardır.

60’lı yaşların sonları ve sonrası 

60’lı yaşların sonrasında “Neden gençken o kadar çok zamanım yok diye yakınmışım ki? Şimdi elimde bolca zaman var ama ne yapacağımı bilemiyorum!” gibi zaman yönetimiyle ilgili pişmanlıklar yaşayabilirsiniz. 60 yaş sonrası dönem, hayatın “Eh, en azından denemiş olduk” diyerek gülüp geçebileceğiniz, komik ve tatlı anılarla dolu bir zamanı ifade eder. Belki de bu dönem, gençlerin sıkça yaptığı hatalara gülmek ve “Biz o yaşlardayken…” diye başlayan hikayelerle günü kurtarmak için mükemmel bir fırsattır.